the whole

  1. hep
  2. bütün
  3. tekmil
birine mâmelekinin tümünü vasiyet etmek Verb
birine mülkünün tümünü vasiyette bulunmak Verb
kirasının tümünü ödemek Verb
(fiyatlar) genelde istikrarlı olmak Verb
genellikle, her şeyi hesaba katarak, bir bütün olarak.
=
upon the whole: (a) genellikle, genel olarak, çoğunlukla, küçük istisnalarla, bazı hususlar
hariç.
On the whole I like it. (b) bu durumda, bu durum karşısında, her husus gözönüne alındığı takdirde.
bütün pılıpırtı
bütün aile
devletin bütün ileri gelenleri Noun
tümü, topu, hepsi.
Let's sell the whole kit and caboodle: Hepsini satalım gitsin.
or
boodle)
ABD- argo tümü, tamamı, hepsi birden, takım taklavat, ne var ne yok (hepsi),
varı yoğu.
He sold the whole kit and caboodle and left the city: Nesi var nesi yoksa hepsini sattı ve şehri terketti.
tümü
memleket
varı yoğu
pılı pırtısı
bütün pılıpırtı
vb'nin tümü
vb'nin tümü
nesnenin
ticaretin
bütün gerçek
kâinat
işin girdisini çıktısını bilmek Verb
işte parmağı olmamak Verb
bu işlerden bıkmak Verb
bir işten gına gelmek Verb
bir işletmeyi bütün varlıklarıyla satın almak Verb
bütün şehri taramak Verb
üyelerinin tümü Lordlar veya Avam Kamarası'ndan oluşan kurul (bütün idare hukukunu ilgilendiren kanun tasarılarını gözden geçirir
götürü pazarlık
bütün konuyu kapsamak Verb
bir işle ilgisini kesmek.
boydan boya
(a) bir işi dört başı mamur yapmak, (b) istediğini elde etmek için herşey göze almak, çekinmeden girişmek.
bir işi tam yapmak Verb
sonuna kadar gitmek Verb
birinden borcun tümünü talep etmek Verb
ödenmeyen bakiyenin tümü için sorumluluğu üstlenmek Verb
bütün suikasti ortaya çıkarmak Verb
bütün bir mesafeyi bir hafta içinde almak Verb
konunun esasını anlamamak Verb
toplumun bütün yapısını değiştirmek Verb
(US) uydurma
bütün hal ve keyfiyeti ortaya dökmek etmek Verb
bütün bölgeyi karış karış dolaşmak Verb
bütün şehri dolaşmak Verb
bütün şehir hrii dolaşmak Verb
tümünü almak Verb
tüm sorunun çevresinde döndüğü nokta
bütün dünyayı gezmek Verb
evin altını üstüne getirmek Verb
semtin her tarafını gezmek Verb
bütün aileyi alıp parkta gezinmek Verb
Bir bütün olarak topluma hizmetlerin sağlanması (NACE kodu: 84.2) Noun, Trades-Professions
üç gün durmadan yağmur yağmak Verb
müşteriye karşı tutumunu yeniden ayarlamak Verb
tama iblağ etmek Verb, Mathematics
bütün bir şehri haritadan silmek Verb
bütün şehri haritadan silmek Verb